Bize en çok gelen sorulardan birkaç tanesi; “Çocuğumu tenise başlatmak istiyorum, doğru başlama yaşı nedir? Tenisin ileride çocuğuma faydası olur mu? Olursa nelerdir?”
Bugünkü yazımızı biraz bu konu üzerine oluşturmaya ve Tennis Istanbul olarak tecrübelerimizi velilere aktarmaya çalışacağız.
Öncelikle yaş konusunu ele alalım. Bilmeniz gereken en önemli şey, tenise 5-6 yaşından itibaren her yaşta başlayabilirsiniz. Önemli olan başladığınız günden sonra verdiğiniz emek, özveri, sıkı çalışma. Bunlar sizi belli bir oyun seviyesine ulaştırır. Teniste belli bir seviyeye gelmek, bir şirkette genel müdür yardımcısı olmak veya üniversite sınavlarına hazırlanarak iyi bir üniversiteye girmekten farksız bir süreçtir. Çok ciddi şekilde zaman ayırmanız ve uzun vadeli düşünmeniz gerekmektedir. Kısa vadede herhangi bir başarıya ulaşmanız maalesef söz konusu değildir. Bu yazımızda biraz daha çocukların tenise başlama süreci ve tenis sporunun bize katkılarını aktaracağız.
İleride iyi bir sporcu ve iyi bir tenisçi olmak için başlangıç yaşı 6-9 aralığındadır. 5 çok erken değil, 10 çok geç değildir ancak 10’dan sonra başlarsanız ileride başarılı olma oranınız düşer. Bununla doğru orantılı olarak, tenise başlarken yaş ilerledikçe başarı oranı azalır. Örneğin 14 yaşında tenise başlayan birinin profesyonel tenisçi olma oranı çok düşüktür. En azından Tennis Istanbul olarak biz böyle bir hikaye duymadık.
Yaş konusunu hallettikten sonra şimdi tenisin size ve/veya çocuğunuza ileride sağlayacakları faydaları madde madde gözden geçirelim;
1- Tenis bireysel bir spordur, sporcu koca kortta tek başına rakibini yenmek için uğraşır. Maç içinde ona destek olan ne bir takım arkadaşı ne de bir antrenörü vardır. Çocuk tenisi öğrenip maç yapacak seviyeye geldikten sonra erken yaşlarda kendine güvenmeyi öğrenir. Kortta kendi planını, stratejisini ortaya koyar ve maçı kazanmaya çalışır. Kazanmayı öğrendikten sonra güveni artar güveni arttıkça da daha iyi sonuçlar alır, bu da yaşı ilerledikçe kendi kararlarını kendinin vermesine yol açar.
2- Velilerin en büyük korkusu çocuğumuz tenisçi olamayacak ilk 100’e giremeyecek, profesyonel olamayacak. Korkmayın tenisin yelpazesi geniş;
* Spor yaptıkları için çok ayrı bir sosyal çevreye giriyorlar. Herkesin eşit olduğu ve hayat boyu arkadaşlığın olduğu bir çevreye giriyorlar. Çocuğunuzun 10 yaşındaki tenis arkadaşı 50 yaşına geldiğinde de arkadaşı olacak ve birbirlerine destek olacaklar, sosyalleşmeye devam edecekler.
* Tenis oynadığı için, ilişkileri gelişecek, bu da ileride iş yaşamında ona çok fayda sağlayacak.
* Yurtdışında burslu okuma fırsatı ve yurtdışında hayatına devam etme fırsatı olabilecek. Bizim yakın olarak tanıdığımız Amerika’ya tenis bursuyla giden ve orada kalıp hayatını kuran 10’larca tenisçi arkadaşımız var.
* En zor olanı profesyonel tenisçi olmaktır, bu yola giren ailelerin ciddi şekilde araştırmaları ve zorluğundan haberdar olmaları gerekmektedir. Türkiye’de dönemsel ilk 100’e giren oyuncularımız dışında henüz kalıcı bir başarıya imza atan sporcumuz maalesef olmamıştır. 20 sene öncesine göre çok daha büyük başarılar elde edilse de 1-2 kişi dışında çok iyi sonuçlar alınamamıştır ama bu bundan sonra olmayacak anlamına da gelmez. Yukarıda da belirttiğimiz gibi tenis uzun vadeli, çok ve doğru çalışmayı ve ciddi araştırma yapmayı, doğru yerlerde olmanızı gerektiren bir spordur. Tennis Istanbul’u arayarak daha detaylı bilgi her zaman alabilirsiniz.
3- Sporcu olmak veya özellikle tenisçi olmak kişiye farklı değerler katar. Kendini diğer çocuklardan olumlu anlamda farklı görmesini sağlar ve bu durumun bir sorumluluk olduğuna inanır. Örneğin diğer okul arkadaşları sigaraya başlarken, sporcu çocuk sorumluluğunu bilir, sigara içerse negatif yönde etkiyeceğini bilir ve kötü alışkanlıklar edinmez. İyi bir sporcu için önemli olan tek şey oynadığı tenis ve onu en iyi şekilde devam ettirecek diğer etkenleri kendine sağlamak olur.
4- Tenis oynayan çocuk genç yaşta problem çözmeyi öğrenir. Yaptığı maçlarda, antrenmanlarda, seyahatlerinde her zaman her saniye sorunlarla karşılaşır. Bunu zaman içinde adım adım çözmeyi öğrenir. Maçlarda; rüzgâr, top, rakibin vuruşları, rakibin pozisyonu, topun gelişi bunların hepsi saliseler içinde gelişir ve siz ona göre belki mili saniyede sorunu çözmek ve pozisyon almak zorunda kalırsınız. Bu şekilde küçük yaşta sorunlara farklı açılardan bakmayı ve problemleri çözmeyi öğrenen çocuk bunu hayatının farklı alanlarına rahatlıkla yansıtabilir.
5- Çocuk genç yaşta kazanmayı ve kaybetmeyi, başarıyı ve başarısızlığı öğrenir. Ülkemizdeki en büyük problem, kazanmayı ve kaybetmeyi öğrenemeden, bunun tadına varamadan bir yerlere gelmek veya gelememek. Genç yaşta kazanılan maçlardan, turnuvalardan sonra sıklıkla yaşanan bu duygu ile kazandığında mütevazı olmayı, başarıyı kucaklamayı ve daha iyisi için çalışmayı öğrenirsiniz. Aynı şekilde sıklıkla kaybettiğiniz için de, kaybetmeyi öğrenip bu durumu anlayışla karşılar ve her zaman nazik ve zarif bir şekilde kabullenirsiniz. Bu iki duygu hayatın her döneminde karşımıza çıkıyor ancak basit bir başarıda kendimizi çok iyi görüp, ters bir durumda da kendimizi eleştiriyor ve rakibimiz olan insanlara zarar veriyoruz.
Spor yapmak, hayatımızı olumlu anlamda çok ciddi şekilde değiştiriyor. Bol sporcusu olan bir ülke ve aktif insanların var olduğu bir toplum her zaman daha başarılı olur diye düşünüyoruz.
Teniste bu hafta: Madrid 1000, haftaya Roma 1000 ve ay sonu Roland Garros. Bol sporlu bir yaz dönemi diliyoruz.
Tennis Istanbul
Alican Seren